Lyrics

Söz taşıyıp öc alan iki yüzlü şiir ve kabile düşmanlarım "Ey Ebi Sülma'nın oğlu sen mahvoldun" dediler Suat'ın derdi bana yetmezmiş gibi Ey Ebi Sülma'nın oğlu sen kendini ölmüş bil Ben de koştum güvendiğim dostlara Kime başvurdumsa, "Biz yokuz bu işte Var git kendin bak başının çaresine" demezler mi? Ben de onlara dedim ki, gidin beni yalnız bırakın Neye hükmetmişse o olur, hükmeden o Allah ki Yaşamak dediğiniz nedir, bin yıl yaşansa bile Eninde sonunda insanoğlu o kambur tahta kutuya girmeyecek, binmeyecek mi? Haber geldi, peygamber seni öyle bir cezaya çarptıracak ki "Siz bilirsiniz, hey zavallılar!" dedim İşte onun kapısındayım, yüreğimde sonsuz bağışlanma ümidi Ondan özür dilemeye geldim, af istemeye geldim Çünkü O sırrını bilendir, kabul edicidir mazeretleri O affedenlerin en affedicisi İçi hidayet öğüdü en yüce gerçeklerle dolu Kur'an'ı Sana armağan eden Allah için ver bana bir savunma mühleti Bakma ve zaten bakmazsın sözlerine beni kıskananların Senin hükmün onlara değil, Hakk'a ayarlı Ve ben de bir parça suçluyum belki Ama senin makamındayım, fillerin bile titrediği makamda Bir makam ki, titrerdi bir fil benim gördüklerimi görse, işitse işittiklerimi Burada beni ancak Allah buyruğuna bağlı Peygamber affı kurtarır Bende onun öc ve adalet eline uzatıyorum, işte sağ elimi Beni ancak O kurtarabilir burda, yalnız O Şimdi söz yalnız O'nun Ama O "Sen suçlusun, cezanı çekeceksin dese" önünde eğik bulur boynumu adaletin heybeti En heybetli manzara bu olur benim için Çünkü içi içe açılan sonsuz arslan yataklarının içindeki Muhteşem yurdunda hüküm süren arslanlar başbuğudur O Bir arslan ki, erkenden ava çıkar, yavrularının besini insanoğlu, insan eti Bir arslan ki, savaş alanında kendi düşmanı dengi Bırakmadan çarpışmayı, haram sayarak kendine savaşı terketmeyi Heybetinden kısılır sesleri yırtıcı çöl arslanlarının Arslanlar arasında bile o dağıtır adaleti Parçalandı silahları ve elbiseleri, kurda kuşa yem oldu Bu vadide kendi gücüne bileğine güvenen nice kişi Şüphe yok ki, Peygamber, en keskin bir kılıçtır, kılıçlarından Allah'ın Sonsuz bir kurtuluşa, nura ve hidayete alıp götüren bizi Ve arkadaşları O'nun, Mekke vâdisinde İslâmı kabul eden Kureyşin en ileri gelenleri, cömertlikte ve yiğitlikte hiç birinin yok dengi İlk günler göçmek gerekliydi, hemen göçtüler, zerre tereddüt etmeden Bırakarak yurtlarını, tüten ocaklarını, mal ve mülklerini Yerlerinde kalanlar çarpışamıyacak güçte olanlardı Onlar da, müdafaasız ve silahsız, çepeçevre küfürle çevrili, bugünü hazırlamış ve beklemişlerdi Evet, bunlar, başları dimdik gezen yiğit üstü yiğit Davud'a mahsus demir gömlektir zırh diye giydikleri Zırhları pırıl pırıl, upuzun çelikten Büklümleri öyle ki, birbirine geçip kaynamış bir ayrık otunun halkaları gibi Mızrakları düşmanı devirse yere, gurur nedir bilmezler Yenilirlerse bilmezler nedir umut kesme, yok ya yenildikleri! Ak soy develer gibidir gidişleri, korunmaları da saldırış Vurulunca göğüslerinden vurulurlar Onlar ürkmez, onlardan ürker dev dalgalı ölüm denizi
Lyrics powered by www.musixmatch.com
instagramSharePathic_arrow_out